Paylaş
2
Stubby adlı köpek, savaş zamanı yalnızca etrafına neşe saçan bir maskot olmaktan öteye gidip askerlerin silah arkadaşı olacak seviyeye gelmişti.
O kadar onurlu bir köpek olmuştu ki hayatı boyunca madalyalar almıştı ve onun adına bir geçit töreni bile düzenlenmişti. Gelin kalbinizi yumuşatacak bu ilginç hikâyeye dalalım.
Her şey yavru bir köpeğin askeriye kampına girmesiyle başladı.
1917’de ABD ordusu, Yale Bowl çevresinde eğitim alıp kamp kurarken sahipsiz bir köpek kamplarına girdi. Askerlerden J. Robert Conroy, köpek yavrusunu alıp ona “Stubby (Güdük)” ismini verdi. Kampta evcil hayvanların yasak olmasına rağmen Stubby, kısa sürede 102. Piyade’nin maskotu oldu.
Tümen, I. Dünya Savaşı’nda Avrupa’ya doğru yola çıktığında köpeği de gizlice gemiye almayı başardılar. Stubby, savaş zamanında orduyla birlikte ön saflarda yer aldı.
Sadık bir dosttan silah arkadaşına…
Stubby, başlarda ordunun moralini yükselten bir maskotken zamanla resmen silah arkadaşına dönüştü. Gaz saldırılarına karşı orduyu uyarıyordu ve yaralıların yerini tespit edebiliyordu. Hatta bir Alman casusunun yakalnmasına bile yardımcı olmuştu.
İşte bu casusun yakalanması, Stubby’nin “çavuş” rütbesine terfi etmesini sağlamıştı ve ABD Silahlı Kuvvetleri’nde rütbe alan ilk köpek olmuştu.
El bombası yağmurunun altında bile kaldı.
1918 yılında Almanya’da düzenlenen saldırıda ordu, el bombası yağmuruna tutuldu. Stubby’nin bacağında ve göğsünde şarapnel yaraları oluştu. Yaraları tedavi edildikten sonra hastaneye nakledildi ve burada da hastaların arasında dolaşarak moralleri yükseltti.
I. Dünya Savaşı sona erdiğinde cesur Stubby, 17 savaşın gazisi olmuştu ve onun adına bir geçit töreni düzenlenmişti. Hatta Beyaz Saray’ı bile ziyaret etmişti.
Bugün Stubby’nin bedeni, doldurulmuş bir şekilde müzede saklanıyor.
Hayatının ilerleyen yıllarında Stubby, ilk sahibi olan J. Robert Conroy’u Georgetown Üniversitesine kadar takip etti ve 1926 yılında vefat edene kadar buranın da maskotu olup neşe saçtı.
Şu anda Stubby’den geriye kalanlar, ABD Washington DC’deki Smithsonian Enstitüsü Ulusal Amerikan Tarihi Müzesi’nde bulunuyor.
