Sosyal medya platformları ya da insanların internet ortamında bir araya gelerek fikir beyan edebildikleri diğer platformlar, zaman zaman gerçekten de çok ilginç iddiaların savunulmasına yol açabiliyor. Kısa bir süre önce bir grup gencin Dünya'nın dönüşü hakkındaki tartışmasının viral olması da bunun göstergelerinden biriydi.
Türkiye'deki en büyük internet topluluklarından Ekşi Sözlük'te sabah saatlerinde fazlasıyla garip, bir o kadar da komik bir konu başlığı açıldı. "Güneşin Sıcak Olmadığı Gerçeği" şeklindeki konu başlığının altında onlarca yorum yapıldı. Ancak bazı kullanıcılar, bu görüşü öylesine savunmuştu ki bazı bilim insanlarını bile ikna edebilmeleri olası idi. Peki Ekşi Sözlük yazarları, konuyla ilgili neler düşünüyorlar?
"Güneşin Sıcak Olmadığı Gerçeği" ile ilgili bazı savunmalar şu şekilde;
"yumurta aki" kullanıcı adıyla ilk paylaşımı yapan kullanıcı, bu konuyu şöyle savunuyor; "Eğer güneş sıcaksa biz yukarı çıktıkça yani Güneş'e yaklaştıkça havanın ısınması lazım. Peki neden dağların üstü hep karlarla kaplı? Ya da neden uçakların uçtuğu yerlerdeki hava derecesi -50 civarlarında. Demek ki güneş sıcak değil eğer sıcak olsaydı yaklaştıkça sıcaklığın artması gerekirdi. Fakat ne hikmetse soğuyor. Güneş'in tek görevi Dünya'yı aydınlatmaktır. Dünya'daki sıcaklığın sebebi de güneş değil yer kabuğu içinde bulunan magmadır." Kabul etmek gerekir ki bu arkadaşın savunması hatalı da olsa güzel. Olaya dağların üstündeki karlarla yaklaşmak doğru. Fakat şimdi paylaşacağımız ve "istanbul hovardasi" isimli kullanıcı tarafından yapılan savunma, gerçekten de küçük dilinizi yutturacak türden;
"Aşağı indikçe de hava soğur, bunu yeraltında çalışan emekçi maden işçileri bilir. Şimdi hayatında bir kez bile taşa toprağa dokunmamış beyaz yakalılar gelip okulda ezberletilen palavra argümanlar kusacaklar. Yıllardır coğrafya kitaplarında bahsedildiği gibi magma sıcak olsaydı yeraltı, Güneş sıcak olsaydı yeryüzü ısınırdı. Eğitim sistemimiz koskoca yalanlar silsilesinden ibarettir." Sanırız bu arkadaşa göre hem Dünya hem de Güneş soğuk...
Bu tartışmanın geçtiği platformun Ekşi Sözlük oluşu, konuya verilecek troll cevapların habercisi niteliğinde. Bu troll cevaplara baktığımızda; bir kullanıcının Güneş'e akşam saatlerinde iniş yapılabileceğini dahi söylediğini görüyoruz. Başka bir kullanıcı ise olaya karpuz üzerinden yaklaşarak, söz konusu önermenin doğru olması durumunda karpuzları soğutmak için kuyuya değil, çatıya koymak gerektiğini söylüyor. Peki bu işin aslı ne? Madem Güneş sıcak, yükseldikçe hava neden soğuyor ve dağların tepesinde neden kar var?
"Doğru" cevap yine bir Ekşi Sözlük yazarından geldi
Coğrafya öğretmeni olduğunu söyleyen "hasandebreli" isimli bir kullanıcı, söz konusu iddianın neden hatalı olduğunu oldukça anlaşılır bir şekilde anlatıyor. Söz konusu iddiayı savunan kullanıcıya karşı "atmosfer" diye bir şeyden(!) bahseden kullanıcı, sıcaklıkların doğrudan atmosfere bağlı olduğunu ifade ediyor. Güneş'ten gelen ışınların atmosfere girip, burada yansıması, dağılması ve emilmesinin yeryüzündeki sıcaklık ile ilgili olduğunu söyleyen coğrafya öğretmeni, söz konusu iddianın yalnızca alt tabakasında, yani troposferde geçerli olduğunu söylüyor. Peki bu durumda atmosfer katmanlarındaki sıcaklıklar ne durumda?
Coğrafya öğretmeninin ifadelerine göre troposferin sonunda, 50 santigrat derecenin altındaki sıcaklık değerlerinden bahsediliyor. Stratosfer sonuna kadar da 50 santigrat derece sıcaklıktan bahsedilebileceğini söyleyen öğretmen, mezosfer tabakasında 110 santigrat derece sıcaklık olduğunu, iyonosferdeki sıcaklığın ise 250 santigrat dereceye ulaştığını, bunun da gazları iyonize ederek kablosuz haberleşmeyi sağladığını belirtiyor. Coğrafya öğretmenine göre atmosferin son katmanı olan ekzosferin sıcaklığı ise 500 santigrat dereceye kadar ulaşıyor. Yani evet, Güneş sıcak ve Güneş'e yaklaştıkça ortamdaki sıcaklık artıyor.
Ancak atmosferin yeryüzüne en yakın tabakası olan troposferin yerden yansıyan Güneş ışınları ile ısınıyor oluşu atmosfer genelindeki durumun tersine bir olay yaşanmasına yol açıyor ve rakım arttıkça sıcaklık düşüyor. Haliyle, dünyadaki tüm dağları 8.8 km yüksekliğe sahip Everest ile aynı yükseltide kabul etsek bile, yüksekliği minimum 9-10 kilometre olan troposfer tabakasının gezegenimizdeki tüm dağları içine aldığını ve bu durumun, atmosfer genelindekinin tersine duruma yol açabileceğini söyleyebiliriz.
