Herkes Elon Musk’ın X’i "her şeyin yer aldığı tek uygulamaya" dönüştürme hayalini konuşuyor ama bu kavramın asıl kralı olan Çinli WeChat’in başarısı Batı’da neden bir türlü tekrarlanamıyor, hiç düşündünüz mü?
Çin'de sabah uyanıp kahve sipariş etmekten fatura ödemeye, arkadaşlarla sohbet etmekten doktor randevusu almaya kadar her işi tek bir uygulamadan halletmek hayatın normali hâline gelmişken, Avrupa ve Amerika'da insanlar hâlâ her iş için ayrı bir ikon tıklamayı tercih ediyor. Gelin, bu dijital uçurumun arkasındaki teknolojik, kültürel ve finansal sebeplere bir bakalım.
Bilgisayarı atlayan nesil farkı

Çin’deki teknolojik devrimin başlangıç noktası, Batı dünyasından çok farklı bir zemine oturuyor ve bu durum WeChat’in yükselişindeki en büyük sırlardan biri. Batı’da insanlar internetle önce masaüstü bilgisayarlar aracılığıyla tanıştı, web sitelerine alıştı ve her hizmet için farklı "www" adreslerine girmeyi öğrendi. Oysa Çin’de büyük bir kitle bilgisayar çağını neredeyse pas geçerek doğrudan akıllı telefonlarla internete bağlandı.
Bu durum, WeChat gibi uygulamaların sadece bir mesajlaşma aracı değil, âdeta telefonun işletim sistemi gibi davranmasına olanak tanıdı çünkü kullanıcılar için internet demek, zaten bu uygulamanın ta kendisi demekti. Batı'da ise yerleşmiş bir web sitesi ve e-posta kültürü olduğu için, tüm bu alışkanlıkları tek bir mobil uygulamaya sıkıştırmak kullanıcılara pratikten ziyade kısıtlayıcı geldi.
Kredi kartı alışkanlığına karşı dijital cüzdan

İşin finansal boyutu da en az teknoloji kadar belirleyici çünkü Batı’da kredi kartı kültürü ve bankacılık sistemleri on yıllardır tıkır tıkır işliyor. İnsanların zaten cüzdanlarında güvenle kullandıkları Visa veya Mastercard gibi çözümler varken, ödeme alışkanlıklarını tamamen bir sosyal medya uygulamasına taşımaları için çok güçlü bir neden sunmak gerekiyor ki bu da Elon Musk’ın X’i için büyük bir bariyer oluşturuyor.
Çin’de ise durum tam tersiydi. Kredi kartı yaygınlığı düşüktü ve ekonomi büyük ölçüde nakit üzerinden dönüyordu, bu yüzden WeChat Pay gibi dijital cüzdanlar ortaya çıktığında insanlar nakit paranın zorluklarından kurtulup saniyeler içinde ödeme yapabilmenin konforuna balıklama atladılar. Batı'da "zaten çalışan" bir sistem varken, Çin'de "olmayan bir sistemin" yerini dijital çözümler çok daha hızlı ve agresif bir şekilde doldurdu.
Gizlilik takıntısı

Batı dünyasındaki kullanıcıların veri gizliliği konusundaki hassasiyeti ve devletlerin tekel karşıtı yasaları, tek bir uygulamanın hayatın her alanını kontrol etmesi fikrine karşı doğal bir fren mekanizması görevi görüyor. Amerikalı veya Avrupalı bir kullanıcı, tüm sağlık verilerini, banka hesaplarını, özel yazışmalarını ve alışveriş geçmişini tek bir şirkete, örneğin X’e teslim etme fikrine, kişisel verilerin güvenliği ve mahremiyet kaygıları nedeniyle oldukça mesafeli yaklaşıyor.
Bu güvensizlik ortamı ve Avrupa Birliği'nin uyguladığı GDPR gibi katı regülasyonlar, Batı’da bir süper uygulamanın filizlenmesini, Çin’deki gibi devlet destekli veya daha merkezi veri politikalarının olduğu bir ortama kıyasla çok daha zorlu bir yokuşa sürüklüyor.
Asıl soru: Sadelik mi karmaşa mı?

Son olarak kültürel estetik anlayışı ve uygulama tasarımı konusundaki beklentiler de iki dünya arasında keskin bir ayrım yaratıyor. Batı’daki kullanıcılar genellikle "tek işi yap ama en iyisini yap" mantığıyla çalışan, sade, minimalist ve kullanıcı dostu arayüzlere alışkınken; Çin’deki kullanıcılar çok daha karmaşık, bilgi yoğunluklu ve her şeyin iç içe geçtiği menüleri kullanmakta bir sorun görmüyorlar.
Bir Batılı için mesajlaştığı uygulamanın içinde aynı zamanda ikinci el araba satılması veya kredi başvurusu yapılması kafa karıştırıcı ve "kötü" bir deneyim gibi algılanabilirken, bu entegrasyon Çin’de hayatı kolaylaştıran bir pratiklik olarak kabul ediliyor. İşte tam da bu yüzden, X veya benzeri girişimler Batı'da başarılı olmak istiyorsa sadece teknolojiyi değil, kullanıcıların bu "sadeci" zihniyetini de kırmak zorunda kalacaklar.

