Paylaş
1
Tabloda yer alan kapının üzerinde (şifau'l kulub likau'l mahbub) yazıyor. Manası: 'kalplerin şifası sevgiliye kavuşmaktır.' Ancak burada kastedilen sevgili, bir insan değil.
Osman Hamdi Bey; Paris'e gitmiş, orada tahsil görmüş bir insan. Ve dönemin gazetelerini araştıranlar, bu esere benzeyen bir gravürle karşılaşabilirler. Fakat tabii, Kaplumbağa Terbiyecisi önemli farklara sahiptir.
Aşağıda, o dönem bir Fransız dergisinde yer alan ve Osman Hamdi Bey'in de ilham aldığı öne sürülen bir Japon gravürünü görüyorsunuz.
Kaplumbağaların önünde duran yeşil yapraklara dikkat! Söylenene göre, kaplumbağalara lale soğanı yedirilmek isteniyor. Lakin gelgelelim, kaplumbağalar bunu yemiyor. Ağızlarında çiğnedikten sonra geri tükürüyorlar. Böylelikle tükürük enzimleri lale soğanlarına bulaşıyor ve ortaya işte böyle ters laleler çıkıyor.
Yukarıda bahsettiğimiz kapının üzerindeki yazı, kaplumbağaların yavaşlıklarıyla bilinen hayvanlar olması ve terbiyecinin elinde de bir tane ney bulunması, tabloyu çözümleme konusunda işimize yarayacak.
Bilindiği üzere ney, insanla özdeştir. Her ikisinde de 7 delik bulunur.
Kaplumbağa, (kapının üzerindeki yazıyı da göz önünde bulundurarak) insan nefsini temsil ediyor. Yolculuğun uzun zaman alacağı, fakat güzelliklerin de sebebi olacağı anlatılıyor.
Kapı gibi görünen o kısmın arkasındaki pencerenin nereye açıldığının özellikle gizlenmesi; sadece ışığın girebildiği yer olarak gözükmesi de, ulaşılacak mertebenin gizemine vurgu yapıyor.
