Jüpiter, diğer bilinen tüm gezegenlerin toplam ağırlığından 2,5 kat daha ağır ve hayatsız dev bir gezegen. Bu gezegene yakışması için de, Roma tanrılarının krallarının adı verilmiş. Dünya ise hayatın sürdüğü, Güneş’e neredeyse çok yakın küçük ve taşlı bir gezegen. İsmini ise Alman Pagan tanrıçasından almış. Jüpiter’e kıyaslandığında Dünya, bir sakız büyüklüğünde. Zira Jüpiter, Dünya’nın 317,8 katı ağırlığında.
(Juno uzay aracı tarafından çekilmiş Jüpiter'in bu görüntüsü, bize bu gözlemlediğimiz kıvrımların gezegenin atmosferinin katmanlarındaki sıcaklıklardan oluşmuş olabileceğini gösteriyor.)
Buna rağmen ağırlık veya büyüklük farkı ne kadar büyük olursa olsun, fizik kuralları iki gezegene de aynı şekilde işliyor. NASA’nın Jupiter’de görevli Juno uzay aracının aldığı görüntülere göre, küçük gezegenimiz ve bu devasa gezegen çok benziyor. İki gezegende de sıvıların hareketleri aynı biçimde gözlemleniyor. Jüpiter’in dönen bulutlarını gösteren fotoğraf, bunu en iyi şekilde tanımlayan şeylerden biri. Dünya’nın görüntüsü ise Baltık Denizi’ndeki bir fitoplankton patlamasının görüntüsü.
(Dünya'dan çekilen bu fotoğraf ise Baltık Denizi'nden alınmış. Bir fitoplankton patlaması sırasında alınan bu görüntü, bize bol miktarda besinin ve yeterli sıcaklığın bulunduğu bir ortamda gerçekleşen suyun hareketlerini gösteriyor.)
NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezinde görevli Norman Kuring, durumu şöyle açıklıyor: “Tüm durum dönen bir cismin üzerinde hareket eden sıvılardan ibaret. İster Jüpiter olsun ister Dünya, bütün bu karışıklıkların arasında bu güzellik göz ardı edilemez.”
