Antik Mısır’ın Büyülü Güçlere Sahip Olduğu Bile Düşünülen En Güçlü Kadını: Nefertiti Kimdir?

8
2
0
0
0
Dünya tarihinin en ünlü kadın figürlerinden bir tanesi olan Nefertiti hakkında bildiklerimiz son derece sınırlı olmasına rağmen hakkındaki efsaneler ve günümüze kalan büstü sayesinde Antik Mısır’ın en güzel ve en güçlü kraliçesi olduğu konusunda tüm uzmanlar hemfikir. Gelin Nefertiti kimdir biraz daha yakından bakalım ve onu tarihin en ünlü kadınlarından biri yapan olayları görelim.

İnsanlık tarihi savaşlarla kurulu olduğu için bu düzen erkek egemen bir toplum doğurmuştur. Ancak erkeklerin baskın olduğu on binlerce yıllık insanlık tarihinde bile pek çok kadın ortaya çıkmış ve bugün bile adı anılacak önemli birer figür haline gelmişlerdir. Bunlardan bir tanesi olan Nefertiti adını herkes duymuştur. Antik Mısır kraliçesi olan Nefertiti, çok zeki bir kadındı ama daha da önemlisi çok ama çok güzeldi.

Nefertiti’nin güzelliğinin bu kadar öne çıkmasının nedeni olayların günümüzden binlerce yıl önce yaşanıyor olması. Böyle güzel bir kadın karşısındakini kolayca etkileyebildiği gibi aynı zamanda oldukça zeki olduğu gibi bazen büyülü güçlere sahip olduğu bile düşünülüyordu. Sonu kesin olarak bilinmiyor ancak maalesef pek de mutlu bir son olmadığı düşünülüyor. Gelin Nefertiti kimdir biraz daha yakından bakalım ve onu tarihin en ünlü kadınlarından biri yapan olayları görelim.

nefertiti

Nefertiti kimdir? Büyülü elleriyle Mısır’a gelen genç prenses:

Gerçek adı Tadukhepa olan Nefertiti’nin 14. yüzyılda yaşadığı ve öldüğü biliniyor ancak kesin olmamakla birlikte doğum tarihinin 1370 olduğu düşünülüyor. Tadukhepa’nın nereden geldiği, nereli olduğu, ailesinin kim olduğu gibi detaylar hakkında kesin bir bilgi vermek söz konusu değil ancak günümüze kadar gelen bazı teorilerin doğru olduğunu kabul edebiliriz.

Bugünün Suriye topraklarında bulunan Mitanni isimli bir devletin kralının Tadukhepa adlı kızının şifalı ellere sahip olduğu düşünülüyordu. Komşu devlet Mısır’ın firavunu III. Amenhotep bir gün hastalanınca genç prenses dostluk ilişkilerini pekiştirmek için onu iyileştirmeye gitti. Herkesin görür görmez hayran kaldığı bu genç prenses, ileride firavun olacak IV. Amenhotep ile evlendirildi. 

Tadukhepa’nın güzelliği öyle büyüleyiciydi ki Mısır dilinde ‘güzel geldi’ anlamına gelen Nefertiti adını aldı. IV. Amenhotep da tahta çıkınca Akhenaton adını almıştır. Akhenaton ve Nefertiti arasında tutku dolu bir aşk yaşanmaktaydı. Firavun zaten tanrılardan bir tanesi olarak kabul edildiği için onun eşi olan kraliçe de tanrıça olarak kabul ediliyordu. Nefertiti, bu inanışın hakkını veriyordu. 

Nefertiti, yeni bir dini yapının temellerini atıyor:

nefertiti

Akhenaton dönemi Mısır’ını anlamadan Nefertiti’nin nasıl bu kadar önemli olduğunu anlamak biraz zor olacaktır. Antik Mısır’da çok tanrılı bir din anlayışı vardı. Bu anlayışa bağlı olarak pek çok farklı tapınak ve her tapınağın da pek çok rahibi vardı. Firavun bu tanrılardan bir tanesiydi ancak en güçlüsü değildi. Bu durum Akhenaton döneminde değişiklik göstermeye başladı.

Akhenaton saltanatının beşinci yılında ana tanrı Aton, firavun Akhenaton ve onun eşi Nefertiti’den oluşan bir tek tanrılı din anlayışı ortaya çıkmaya ve güçlenmeye başladı. Bu durum diğer tapınak rahiplerini rahatsız ediyordu çünkü onların zenginliği, sözde tanrılara adanan adaklardan geliyordu. Bu yeni din anlayışının temellerini atan ve güçlendiren Nefertiti, herkesi etkileyebiliyordu.

Nefertiti’nin diz çöktüren güzelliği:

nefertiti

Nefertiti hakkında yalan yanlış pek çok efsaneden bahsetmek mümkün. Tüm bu efsanelerin değişmez noktası ise onun güzelliği. Nefertiti çok ama çok güzel bir kadındı, üstelik bu güzelliğini kullanmayı biliyordu. Zaten bir kral kızı olduğu için iyi eğitim almıştı, eğitimle pekiştirdiği zekası, hırsı ve tutkuları; onu karşılaştığı herkesi etkileyecek bir güç haline getiriyordu.

Nefertiti, karşısındaki erkeklerle özellikle kısık sesle konuşuyordu. Bu durum, en güçlü erkeklerin bile ister istemez onu duymak için karşısında eğilmelerine neden oluyordu. Zaten güzelliği ile etkilenmiş olan erkekler, hafif bir eğilmeyle bile ister istemez büyülü bir etki hissediyorlardı. Zeki ve eğitimli bir kadın olduğu için dilinden dökülen sözler de son derece anlamlıydı.

Nefertiti güçlüydü ve bu gücün farkındaydı. Bir tanrıyla evlenerek bir tanrıça olmak istiyordu. Hatta başına gelen her şeyin bu hırsı yüzünden tanrıların ona verdiği cezalar olarak görüyordu. Yine de durmuyor, hem eşi firavunu hem de etrafındaki herkesi etkisi altına alarak Antik Mısır’da o güne kadar görülmemiş reformlara imza atıyordu. Haliyle düşmanlarının sayısı da her geçen gün artıyordu.

Nefertiti’nin hazin sonu:

nefertiti

Açıkçası Nefertiti’nin gerçekten hazin bir sonu olduğu konusunda da elimizde kesin bilgiler yok. Ancak o dönemin hikayeleri incelendiği zaman ve yaptığı reformist hareketler nedeniyle özellikle diğer tapınak rahiplerini karşısına aldığını düşünürsek öldürüldüğünü kesin olarak söyleyebiliriz. Bir rivayete göre ise Akhenaton’dan ayrılmış ve Thebes’te huzurlu bir emeklilik sürmüştür. Fakat bu rivayetin gerçek olmadığı artık biliniyor.

Nefertiti ile Akhenaton’un tam altı çocuğu olmuştur. Ancak hiçbiri geleceğin firavunu olacak bir varis yani erkek değildi. Hem halk hem de Nefertiti bu durumun tanrıların cezası olduğunu düşünüyorlardı. Akhenaton bir kez daha evlendi ve o evliliğinden daha sonra Tutankamon adı ile tahta çıkarak lanetiyle bugün bile adından söz ettiren bir erkek evladı oldu.

Mısır’da yer alan Krallar Vadisi’nde, üç tane mumya bulundu. Bu mumyalar isimsizdi. Kolu kopmuş olan bir tanesi uzmanların dikkatini çekti. 30’lu yaşlarda olan bu kadın mumyanın kulağında iki adet küpe deliği vardı. O dönemde bu tür küpeleri yalnızca Nefertiti’nin taktığı bilindiği için bu isimsiz mumyanın Nefertiti’ye ait olduğu düşünüldü. Ayrıntılar ise tüyler ürpertici.

Nefertiti’ye ait olduğu düşünülen mumya, başına sert bir cisimle vurularak öldürülmüştü. O dönem için normal bir durum ancak incelemelere göre ölüsü bile rahat bırakılmamıştı. Mumyanın yüzünde ve ağzında sonradan yapıldığı belli olan ağır hasarlar vardı. Mezar soyguncuları Nefertiti’nin diğer dünyada şanını gösterecek eşyaları çalmış ve daha da kötüsü onun yüzünü parçalayarak tanrıların onu tanımamasını, ağzını parçalayarak da tanrılara adını söyleyememesini istemişlerdi. Nefertiti’nin boşlukta gezen mutsuz bir ruh olmasının istenmesi düşüncesi o dönem için bile son derece sert bir tavır. 

Nefertiti büstü ve Mona Lisa benzerliği:

nefertiti, mona lisa

Akhenaton’un başkent kurduğu bölgede 1912 yılında yapılan kazılarda Alman arkeolog Ludvig Brochardt bir büst buldu. Büstten o kadar etkilendi ki kayıtlara önemsiz bir nesne olarak kaydederek büstü Almanya’ya kaçırdı. Bu önemsiz nesne, Nefertiti’nin bugün herkes tarafından bilinen büstüydü. Büst daha sonra Berlin’deki Mısır Müzesi’ne hediye edilmiştir.

Ünlü Mısırlı heykeltıraş Thutmose tarafından binlerce yıl önce yapılmış olmasına rağmen Nefertiti büstü onun güzelliğini ve etkileyiciliğini tüm detaylarıyla yansıtmaktadır. Adolf Hitler’in bile hayran kaldığı söylenen bu büstte Nefertiti; güneş yanığı bir tene, kazılı bir başa, kırmızı dudaklara ve çıkık elmacık kemiklerine sahiptir. Daha da önemlisi, yüz ifadesinden hangi duyguyu yansıttığı tam olarak anlaşılmamaktadır.

Yüz ifadesinden hangi duyguyu yansıttığı belli olmayan diğer bir önemli eser olan Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablosu ile bu nedenle büyük bir benzerlik taşıdığı düşünülür. Nefertiti güçlü bir kadın olmasına rağmen her zaman tanrıların onu cezalandırdığını düşündüğü için tam olarak mutlu olamadığı bir yüz ifadesine sahiptir. Mona Lisa ise neden böyle bilmiyoruz. Ancak Nefertiti büstü bunu bir heykel üzerinden anlatabildiği için çok daha kıymetli kabul edilir.

Antik Mısır’ın ve hatta dünyanın en güçlü kadın figürlerinden bir tanesi olan Nefertiti kimdir sorusunu yanıtlayarak hakkında bilinen önemli detaylardan bahsettik. Nefertiti ve tarihteki diğer güçlü kadın figürler hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 

8
2
0
0
0
Emoji İle Tepki Ver
8
2
0
0
0